Klinik deneyimimizi yüksek teknoloji ile birleştiriyoruz...

SİZİN İÇİN DOGRU MU?

Eğer sizde veya ailenizde meme veya yumurtalık kanseri olguları var ise genetik analiz yaptırmayı düşünebilirsiniz. Meme ve yumurtalık kanseri riski için yapılan genetik analiz, sizin veya ailenizden birinin kansere yakalanma riskini arttırabilecek herhangi bir genetik mutasyon taşıyıp taşımadığınızı belirler. Diğer bir deyimle, genetik analiz bireylerde gelecekte kanser oluşma riskini tayin eder. Kanser olma riskinizi bilmek, sağlığınız konusunda doktorunuz ile birlikte daha bilinçli karalar almanıza yardımcı olur.

Genetik analiz yaptırma olanağı kadınlar ve aile bireyleri için önemli konuları gündeme getirir. Aşağıdaki bilgiler bu konular hakkında bilgi edinerek test yaptırmanın sizin için gerekli olup olmadığı hakkında doktorunuzla görüşerek karar verebilmeniz için sunulmaktadır.

MEME KANSERİNİN %7’si VE OVER KANSERİNİN ’u KALITSALDIR.

Meme kanseri en yaygın kanser türüdür. ABD ‘nde her yıl 180.000’den fazla kadına meme kanseri teşhis edilmektedir. Daha az görülmekle birlikte over (yumurtalık) kanseride çok önemli bir sağlık sorunudur. Amerika Birleşik Devletlerinde kadınların yaşam boyunca meme kanserine yakalanma riski , over kanserine yakalanma riski 1/70’dir.

Meme ve over kanserlerinin büyük çoğunluğu sporadik (kendiliğinden ortaya çıkan türden), bir bölümü ise kalıtsaldır. Meme kanseri vakalarının yaklaşık %7’si, over kanseri vakalarının ’u BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonlardan kaynaklanmaktadır.

Genel anlamda %7 düşük bir oran olarak görünse de, meme kanseri çok sık rastlanan bir hastalık olduğundan, bu oran çok geniş bir hasta kitlesini temsil etmektedir. ABD’nde her yıl BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonlardan kaynaklanan 16.000 yeni meme ve over kanseri vakası ortaya çıkmaktadır. Bu hastalarda genetik kanser riski analizi yapılmasının uygun olup olmadığını belirlemek için, bireylerdeki kanser olgularını ve her bireyde hastalığın başlangıç yaşını içeren detaylı bir aile ağacının bilinmesi gereklidir.

KANSER GENETİK MUTASYONLAR SONUCU OLUŞUR.

Genler DNA’nın alt birimleridir. Tüm hücrelerin çekirdeğinde bulunan kromozomların üzerinde yer alırlar. Her gen belirli bir proteini oluşturmak için gerekli olan genetik bilgiyi içerir. Eğer gende herhangi bir mutasyon gerçekleşir ise gen gerektiği gibi çalışamayabilir ve kodladığı protein işlevini yerine getiremez.

İnsanda 24.000 kadar gen vardır. Genleri meydana getiren DNA molekülü birbirini tamamlayan iki uzun, eşlenik iplikçiğin spiral şekilde büyümesiyle oluşur (double heliks). Bu yapı döner merdivene benzer. Her DNA iplikciği baz adı verilen milyonlarca sayıda kimyasal yapı taşının düzenli bir şekilde birleşmesiyle oluşmuştur. DNA molekülünde yer alan timin(T), adenin(A), sitozin(S) ve guanin(G) bazlarının dizilimi, alfabedeki harflerin kelime ve cümleleri oluşturması gibi DNA’nın kodladığı özel proteinler için gerekli olan genetik bilgiyi simgeler. Bazların dizilimindeki herhangi bir değişiklik işlevini yerine getiremeyen kusurlu bir proteinin üretilmesine yol açar.

Hücrelerin düzenli bir şekilde bölünmesini kontrol eden genlerde gerçekleşen mutasyonlar hücrelerin kontrol dışı çoğalmasına ve kanser gelişimine neden olur. BRCA1 ve BRCA2 genleri anormal hücre çoğalmasını engelleyen proteinler üreterek hücre gelişiminde “frenleyici” görev yaparlar. Tümör-supressör (tümör baskılayıcı) genler olarak adlandırılan bu genler mutasyona uğradıkları takdirde anormal hücrelere çoğalması engelenemez.

MUTASYONLAR KALITSAL OLABİLECEĞİ GİBİ SONRADAN DA OLUŞABİLİR.

Çoğu kanser türü (somatik) hücrelerde oluşan (kalıtsal nitelik taşımayan) mutasyonlar sonucu ortaya çıkar. Bu somatik mutasyonlar hücreelrin bölünmesi sırasında oluşan bir hata sonucunda veya çevre faktörlerinin etkisiyle gerçekleşir. Somatik mutasyonlar kalıtsal değildir ve daha sonraki kuşaklara iletilmez.

SPORADİK KANSER:

Birbirinden bağımsız gerçekleşen iki ayrı mutasyon: I I – I I*-I*I*---Tümör

KALITSAL KANSER:

Biri aileden gelen, diğeri tesadüfi iki mutasyon: I*I-I*I*---Tümör

Kanser vakalarının küçük bir bölümü ise kalıtsal nitelik taşır. Kalıtsal kanserler germ hücrelerinde gerçekleşen mutasyonların sonucudur. Germ hücresindeki mutasyon bireyin oluşumunun ilk aşamasından itibaren mevcut olduğundan vücudun tüm hücrelerinde(yumurta veya sperm) de yer aldığından nesilden nesile aktarılır. Her genin iki kopyası vardır. Kopyalardan biri anneden, diğeride babadan alınır. Her bireyde aynı genden iki kopya bulunduğundan genin işlevini yitirmesi için iki kopyanın da hasara uğraması gerekir. Germ hücrelerinde BRCA1 ve BRCA2 genlerinde mutasyon taşıyan kişilerde genin bir kopyası doğuştan mutant (işlevsiz) olduğundan zaman içinde aynı genin ikinci kopyasında oluşan hasar kanseri başlatır.

BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları otozomal dominant olarak kalıtılır. Bir diğer deyimle mutasyonlar anneden yada babadan gelebilir. Bu nedenle mutasyonu taşıtan kadınların yaklaşık yarısı bunu babalarından almıştır. Aynı sebeple annesinin ailesinde hiçbir meme yada over kanseri bulunmayan bir kadında babasının ailesinden bir BRCA mutasyonu taşıyabilir. Bu nedenle kanser riskinin belirlenebilmesi için ailenin hem anne, hemde baba tarafının değerlendirilmesi gereklidir.

Kalıtsal kanserler sporadik kanserlerden daha erken yaşta ortaya çıkmaktadır. Zira, genetik açıdan kanser eğilimi taşıyan bireyler germ hücrelerinde mutasyon ile doğdukları için yaşamları içinde oluşabilecek sadece bir tek mutasyon bu kişilerin kanser olmasına yeter.

KALITSAL VE SPORADİK KANSERLERİN ÖZELLİKLERİ

Kanser eğilimi ve riski nesilden nesile aktarıldığı için bireyin kalıtsal kanser riski taşıyıp taşımadığını ve BRCA1 ve BRCA2 genlerinin analizi için uygun bir aday olup olmadığını değerlendirmek için aile geçmişi göz önünde bulundurulmalıdır.

BRCA1 ve BRCA2 mutasyonu sonraki nesillere anne ya da baba aktarabilir. Genellikle, birinci dereceden (anne, kardeş, kız çocuk gibi) akrabaların bir kaçında birden kanser görülmesi hastalığın kalıtsal nitelik taşıması olasılığını güçlendirir. Çok sayıda aile bireyinde genç yaşta ortaya çıkan kanser olgularının varlığı da kalıtsal kanserlein önemli bir özelliğidir. Kalıtsal kanserlerde ayrıca çoğunlukla bilateral (iki memede birden) veya birkaç organda birden (örneğin, hem meme hem de over gibi) oluşan tümörlerde gözlenir. BRCA2 mutasyonu taşıyan erkeklerde mem kanseri riski oldukça yüksektir.Sporadik kanserler daha geç yaşlarda, çoğunlukla menopoz sonrası ortaya çıkar. Meme kanseri çok yaygın bir hastalık olduğundan bazı ailelerde sporadik kanserli birkaç akrabada bulunabilir.

BRCA1 VE BRCA2 MUTASYONLARI MEME VE OVER KANSER RİSKİNİ ARTTIRIR.

Kalıtsal meme ve over kanserlerinin çoğu BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonlarından kaynaklanır. BRCA1 geni 17.kromozom, BRCA2 geni ise 13.kromozom üzerinde yer alır. BRCA1 geninde doğuştan mutasyon bulunan kadınlarda 70 yaşına kadar meme kanseri olma riski %87, yumurtalık kanser riski ise %44-60’tır. Risk oranları yüksek-riskli aile bireylerinde hesaplandığı için bu oranlar aile göre değişebilir. Doğuştan BRCA2 mutasyonu taşıyan bireylerde meme kanserine yakalanma olasılığı da benzer orandadır. Bu kişilerde over kanseri riski ise BRCA1’e kıyasla çok düşük olmakla birlikte normal bireylere kıyasla daha yüksektir.

Meme kanserli bir hastada BRCA1 mutasyonu mevcut ise diğer memede kanser gelişmesi riskinin de oldukça arttığı bilinmektedir. Bu kişilerde 70 yaşına kadar diğer memede kanser gelişmesi olasılığı yaklaşık %64’tür. (Benzer risk oranları BRCA2 için henüz belirlenmemiştir.)

Erkeklerde sadece %1 oranında gözlenmesine karşın BRCA2 geni mutasyonu taşıyanlarda meme kanser riski artmaktadır. Germ hücrelerinde BRCA1 mutasyonu bulunan erkeklerde prostat ve kolon kanserleri gibi diğer kanserlerin riskide daha yüksektir.

OLASI TEST SONUÇLARI

Genetik analiz biyerlerin BRCA1 ve BRCA2 gnelerinde mutasyon taşıyıp taşımadıklarını belirler.

Pozitif test sonucu belirli bir mutasyonun varlığını ve bu mutasyona bağlı olarak kanser riskinin tayin edilebileceğini gösterir.

Negatif sonuç ise hastada mutasyon saptanamadığını gösterir.Eğer hasta BRCA1 ve BRCA2 mutasyonlarının gözlendiği bir aileden geliyorsa, elde edilen negatif sonuç hastanın genel toplumdaki tüm bireyler ile aynı risk oranına sahip olduğu anlamına gelir.

Eğer ailede daha önce mutasyon tesbit edilmemiş ise, negatif sonucun yorumlanması daha zordur ve kanser riski aile geçmişi gözönünde bulundurularak belirlenir. Böyle bir durumda henüz keşfedilmemiş bir başka gende ya da BRCA1 ve BRCA2 genlerinin taranmayan bölgesinde bir başka mutasyon bulunması ihtimali mevcuttur.

Eğer ailenizde bir mutasyon tespit edilmiş ise,

Analizde kanser riski henüz bilinmeyen bir gende mutasyon bulunursa sonuç belirsiz kabul edilir.BRCA1 ve BRCA2 genleri üzerindeki araştırmalar ilerledikçe daha kesin bilgiler elde edilmekte ve bunlar hekimler tarafından hastalara aktarılmaktadır. Bu günkü bilgilerimize göre hastalarda kanser riskinin belirlenmesi aile hikayesine bağlıdır.

NEGATİF TEST SONUCU KANSER RİSKİ SIFIR DEMEK DEĞİLDİR

Negatif test sonucu BRCA1 ve BRCA2 genlerinde bir değişiklik veya mutasyon saptanmamış demektir. Ancak negatif test sonucunun sıfır kanser riski anlamına gelmediği bilinmektedir. Genlerinde BRCA1 veya BRCA2 mutasyonu bulunmayan kadınlarda en az genel toplum bireyleri kadar meme ve over kanser riski taşırlar. Zira kanser olgularının büyük çoğunluğu sporadik niteliktedir, yani genellikle henüz bilinmeyen, başka sebeplerle oluşurlar.

Test sonucu negatif bulunan ve daha önce ailesinde de mutasyon belirlenmemiş olan kadınlarda kişisel risk oranı aile hikayesine bağlı olarak belirlenir. Bu kadınlar henüz keşfedilmemiş genlerde veya BRCA1 ya da BRCA2 genlerinin mevcut testlerle saptanamayan bölgelerinde yer alabilecek mutasyonlardan dolayı hala yüksek risk altında olabilirler.

Ön testlerde sonucu negatif bulunan hastalar gene de dizi analizi testinden yararlanabilirler. Çünkü ilgili genin dizi analizi diğer metotlarla belirlenmeyen mutasyonları da saptayabilir.

Test sonucu negatif bulunan kadınların da belirli aralıklarla check-up ve düzenli olarak meme muayenesi yaptırmayı sürdürmeleri gereklidir. Bu kişilerin ayrıca doktorları ile kansere yakalanma riskini azaltacak önemleri de tartışmaları yerinde olur.

POZİTİF TEST SONUCU KESİN HASTALIK ANLAMINA GELMEZ, KANSER OLASILIĞINI GÖSTERİR.

Pozitif test sonucu BRCA1 veya BRCA2 genlerinde bir mutasyonun varlığını gösterir. Bu BRCA1 ve BRCA2 geninde mutasyon bulunan her kadının kanser olacağı anlamına gelmez. Ancak bu kişilerin kansere yakalanma riski normal kişilere kıyasla oldukça yüksektir. Hastalık erkeklerde çok daha az görüldüğü halde BRCA2 mutasyonu taşıyan erkeklerin meme kanserine yakalanma riski yüksektir. Bu nedenle mutasyon taşıdığı belirlenen erkekler doktorları ile görüşerek uygun bir kontrol programı belirlemelidir.

Test sonucu pozitif çıkan bir kadın doktoru ve genetik danışmanları ile görüşerek sağlığı açısından kendisi için en uygun bir kontrol programı belirlemelidir. Meme kanserini erken aşamada belirlemek için daha erken mammogram ve daha sık klinik ve kendi kendine muayene önerilir.

Over kanserini belirlemek için en az yılda bir kere pelvis muayenesi, ultrason tetkiki ve(over kanseri olgularında yükselen bir tümör marker olan CA 12-5 düzeylerinin tesbiti için) kan testi yapılması gereklidir. Her ne kadar kanser riskini azalttığı kanıtlanamamışsa da yağ oranı düşük, liften zengin diyet ve sigara alışkanlığından vazgeçme gibi belirli yaşam tarzı değişiklikleri de benimsenebilir.

Kemoprevansiyon (ilaç kullanımıyla kanseri engellemeye çalışmak) bazı kadınlar için başka bir seçenek olabilir. ABD de yapılan meme kanserini önleme araştırmaları tamoksifen kullanımının yüksek riskli kadınlarda kanser oranını %45 oranında düşürdüğünü göstermiştir. Ancak, tamoksifen kullanan kadınlarda endometrium kanseri ve pulmoner emboli olgularında artış gözlenmektedir. Bu yüzden, tamoksifen kullanımı sadece meme kanseri riski yüksek kadınlar için uygun olabilir.BRCA analizi sonuçları doktor ve hastası için tamoksifen kullanımı konusunda karar vermek açısından yardımcı olur.

Son olarak, kanser riskini azaltmak için profilaktik (koruyucu) amaçlı bir operasyon ile meme veya yumurtalıkların alınması düşünülebilir.

Ancak profilaktik cerrahi girişim yapılsa bile düşük oranda kanser riski kalmaktadır. Meme kanserinde sağkalımı attırmak için hastayı sık kontroller ile yakından izlemek ya da profilaktik cerrahi girişim seçeneklerinden hangisinin daha iyi sonuç verdiği şimdilik bilinmemektedir.

BRCA1 VE BRCA2 TESTLERİNİN YARARLARI

Genetik analiz yaptırmaya karar vermeden önce bu testin yararları ve sakıncaları dikkatle değerlendirilmelidir. Yüksek riskli ailelerin bireyleri için genetik testin önemli yararları vardır. Test bu kişilerde risklerin belirlenmesine ve bireylerin sağlık sorunları hakkında daha bilinçli karar almalarına neden olur. Örneğin, ailesinde çok sayıda meme kanseri olgusu bulunan bir kadın profilaktik cerrahi girişim yaptırıp yaptırmamak konusunda karar vermek için bu bilgiden yararlanabilir. BRCA analizi ayrıca meme kanserinden korunmak için tamoksifen kullanıp kullanamayacağına karar vermekte de yol gösterebilir. Diğer yandan pozitif test sonucu kadınları erken mammografi kontrollerine teşvik eder.

Mutasyon taşıyan sağlıklı kadınlar kanseri engellemek ve tümörleri daha erken safhalarda teşhis edebilmek için stratejiler geliştirebilir. Daha önceden kanser teşhisi konmuş bireylerde bu bilgilerden tedavide yol gösterici olarak yararlanabilirler. Mutasyon olsun olmasın, test sonuçlarını bilmek kişilerin hem kendilerinin, hem de çocuklarının gelecekten beklentileri konusundaki belirsizliği ortadan kaldırır. Örneğin, meme ve over kanseri teşhisi konulan ve ailesindeki bu hastalıkları taşıyan bir ya da daha fazla sayıda kanser hastası bulunan bir kadın çocuklarına geçebilecek bir mutasyon taşıyıp taşımadığını bilmek isteyebilir.

BRCA1 mutasyonu taşıyanlarda kolon kanseri riski de bir ölçüde arttığından bu bireylerin 50 yaşından itibaren en az üç yada beş yılda bir kontrol edilmeleri önerilir. Erkek BRCA1 mutasyonu taşıyıcılarda da prostat kanseri gelişme riski arttığından bu kişilerinde 50 yaşından sonra her yıl muayene ve PSA kan testi yaptırmaları uygundur.